İyi Kız Sendromu: Neden Hep İyilik Yapma İhtiyacı Hissederiz ve Bu Döngüden Nasıl Çıkabiliriz?

İyi kız sendromu, özellikle kadınlar arasında sıkça görülen, sürekli başkalarını memnun etme, onay alma ve çatışmadan kaçınma eğilimi olarak tanımlanabilir. Bu davranış örüntüsü, bireyin kendi ihtiyaçlarını geri plana atarak başkalarının beklentilerini karşılama çabasıyla karakterizedir.

Peki, neden bazı insanlar sürekli iyilik yapma ihtiyacı hisseder? Bu durum genellikle neden kötülükle veya değersizleştirilmeyle sonuçlanır? Ve en önemlisi, bu döngüden nasıl çıkılabilir?


İyilik Yap İyilik Bul (?)

Sendromun temelinde genellikle çocukluk döneminde şekillenen onaylanma ihtiyacı yatar. Bowlby’nin bağlanma teorisine göre, çocuklar ebeveynlerinden sürekli onay ve sevgi almak için uyumlu davranışlar sergiler. Bu durum, yetişkinlikte de başkalarının beklentilerini karşılama eğilimine dönüşebilir. Özellikle toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlara “nazik, uyumlu ve fedakar” olma baskısı yükler. Sosyal Rol Teorisi (Social Role Theory), bu tür davranışların toplumsal normlar tarafından şekillendirildiğini ve pekiştirildiğini öne sürer.

Araştırmalar, sürekli başkalarını memnun etme eğiliminin, düşük öz-değer ve yüksek dışsal onay ihtiyacıyla ilişkili olduğunu gösteriyor. Crocker ve Park (2004), öz-değerin başkalarının onayına bağlı olmasının, bireyi duygusal olarak kırılgan hale getirdiğini ve sürekli bir onay arayışına sürüklediğini belirtir. Bu durum, iyi kız sendromuna sahip bireylerin neden sürekli iyilik yapma ihtiyacı hissettiğini açıklar.


İyilik Yap Kötülük Bul

İyi kız sendromuna sahip bireyler, sürekli başkalarının ihtiyaçlarını ön planda tutarken kendi duygusal ve fiziksel sınırlarını ihmal eder. Bu durum, tükenmişlik sendromuna yol açabilir. Maslach ve Jackson (1981), tükenmişliğin duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı hissinin azalmasıyla karakterize olduğunu belirtir. Sürekli iyilik yapma çabası, bireyin kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmesine ve sonunda duygusal olarak tükenmesine neden olur.

Ayrıca, bu tür davranışlar genellikle çevredeki insanlar tarafından kötüye kullanılabilir. Sosyal psikolojide “hedonik adaptasyon” kavramı, insanların sürekli iyilik gösteren bireyleri zamanla kanıksadığını ve bu davranışları artık olağan karşıladığını gösterir. Bu durum, iyi kız sendromuna sahip bireylerin değersizleştirilmesine ve emeklerinin görmezden gelinmesine yol açar.


İnsanların Sınırları Zorlama Eğilimi

İyi kız sendromuna sahip bireyler, çatışmadan kaçınma eğilimleri nedeniyle sınır koymakta zorlanır. Boundary Theory (Sınır Teorisi), sağlıklı sınırların kişisel refah için kritik olduğunu vurgular. Ancak, sürekli iyilik yapma eğilimindeki bireyler, başkalarının sınırlarını ihlal etmesine izin verir. Bu durum, Miller ve Boulton (2007) tarafından yapılan bir çalışmada, sınır koyamayan bireylerin manipülatif ilişkilere daha açık olduğu şeklinde açıklanmıştır.

Ayrıca, Game Theory (Oyun Teorisi) perspektifinden bakıldığında, sürekli iyilik yapan bireyler, çevrelerindeki insanlar tarafından “kolay hedef” olarak algılanabilir. Bu, diğerlerinin bu bireylerin iyi niyetini istismar etme olasılığını artırır.


Şema Terapi ile İyi Kız Sendromunu Ele Alma

Şema Terapi, Jeffrey Young tarafından geliştirilen, erken dönem uyumsuz şemaların (temel inanç ve duygusal kalıpların) ele alındığı bütüncül bir terapi yaklaşımıdır. İyi kız sendromu, genellikle şu şemalarla ilişkilidir:

Onay Arayıcılık: Başkalarının onayına aşırı ihtiyaç duyma.

Fedakarlık: Kendi ihtiyaçlarını görmezden gelerek başkalarını memnun etme.

Yetersizlik: Kendini değersiz hissetme ve başkalarının ihtiyaçlarını kendininkinden üstün tutma.

Şema Terapi sürecinde, bu şemaları keşfetmek, anlamak ve değiştirmek için aşağıdaki adımlar izlenir:

Değerlendirme ve Psikoeğitim
Erken Dönem Deneyimlerini Keşfetme
Duygusal Farkındalık ve Şemaların Tetiklenmesi
Başa Çıkma Modlarını Keşfetme
Sağlıklı Yetişkin Modunu Güçlendirme
Şemalara Meydan Okuma ve Yeniden Yapılandırma
İçsel Çocuk Modunu İyileştirme
İlişki Dinamiklerini İyileştirme


Kendinizi Önceliklendirin

İyi kız sendromu, derin psikolojik ve toplumsal kökenlere sahip bir davranış örüntüsüdür. Ancak, öz-farkındalık, sağlıklı sınırlar, öz-şefkat ve terapötik destekle bu döngüden kurtulmak mümkündür. Şema Terapi, bu süreçte etkili bir yol haritası sunar. Unutmayın, gerçek mutluluk ve tatmin, başkalarını memnun etmekten değil, kendi ihtiyaçlarınızı karşılamaktan ve kendi değerinizi tanımaktan geçer.

Eğer bu süreçte zorlanıyorsanız, bir uzman klinik psikologdan destek almanız, süreci daha sağlıklı yönetmenize yardımcı olacaktır. Kendinize şefkat gösterin ve kendi ihtiyaçlarınızı önceliklendirmekten asla vazgeçmeyin.







Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan

İçsel Sağlıklı Ebeveyn Sesini Keşfetmek

Şema Terapi’de Kendine Yeniden Ebeveynlik

Şema Terapi, Jeffrey Young tarafından geliştirilen, özellikle kronik psikolojik sorunlar ve kişilik bozukluklarıyla başa çıkmak için kullanılan bütüncül bir terapi yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, bireylerin çocukluk döneminde karşılanmayan temel duygusal ihtiyaçlarının (güven, özerklik, sevgi, kabul görme gibi) yetişkinlikte nasıl işlevsel olmayan şemalar ve baş etme modlarına dönüştüğünü inceler. Bu süreçte, “kendine yeniden ebeveynlik” kavramı, kişinin içselleştirilmiş sağlıklı bir ebeveyn sesi geliştirmesine yardımcı olarak, işlevsel olmayan modlarını dengelemesini sağlar.


Çocuklukta Temel Duygusal İhtiyaçlar ve İçselleştirilmiş Ebeveynlik

Çocukluk dönemi, bireyin duygusal ve psikolojik gelişimi için kritik bir dönemdir. Bowlby’nin bağlanma teorisine göre, çocuklar ebeveynleriyle kurdukları güvenli bağlanma sayesinde kendilerini değerli ve güvende hissederler. Bu bağlanma, çocuğun ileride kendi kendine ebeveynlik yapabilmesi için bir temel oluşturur. Ancak, ebeveynler duygusal olarak ulaşılamaz, tutarsız veya cezalandırıcı olduğunda, çocuklar temel duygusal ihtiyaçlarını karşılayamaz ve bu durum yetişkinlikte içselleştirilmiş işlevsel olmayan ebeveyn modlarına yol açar.

Young’a göre, çocuklukta karşılanmayan temel ihtiyaçlar şunlardır:

  1. Güvenli bağlanma ve güvenlik ihtiyacı
  2. Özerklik, yeterlilik ve kimlik duygusu
  3. Özgürce duygularını ifade edebilme
  4. Spontanlık ve oyun ihtiyacı
  5. Gerçekçi sınırlar ve özdenetim

Bu ihtiyaçlar karşılanmadığında, kişi yetişkinlikte “incinmiş çocuk”, “kızgın çocuk” veya “terkedilmiş çocuk” gibi işlevsel olmayan modlar geliştirir. Bu modlar, kişinin duygusal olarak zorlandığı zamanlarda ortaya çıkar ve sağlıklı bir şekilde yönetilmediğinde, depresyon, kaygı bozuklukları ve kişilik bozuklukları gibi sorunlara yol açabilir.


Yeniden Ebeveynlik

Yeniden ebeveynlik, Şema Terapi’nin en önemli tekniklerinden biridir. Bu teknik, kişinin çocuklukta yaşayamadığı duygusal deneyimleri terapötik bir ortamda yeniden yaşamasını ve içselleştirilmiş sağlıklı bir ebeveyn sesi geliştirmesini hedefler. Bu süreç, özellikle çocukluk travmaları yaşamış bireyler için kritik öneme sahiptir.

Dr. Jeffrey Young, yeniden ebeveynliği, “kişinin kendi içinde şefkatli, destekleyici ve sınır koyabilen bir ebeveyn sesi oluşturması” olarak tanımlar. Bu ses, kişinin işlevsel olmayan çocuk modlarını sakinleştirirken, aynı zamanda cezalandırıcı veya talepkar ebeveyn modlarını da dengelemeye yardımcı olur.

Örneğin, bir hasta duygusal olarak zorlandığında, içindeki “incinmiş çocuk” modu aktif hale gelebilir. Bu durumda, içsel sağlıklı ebeveyn sesi, hastaya şefkatle yaklaşır ve onu sakinleştirir. Aynı zamanda, “cezalandırıcı ebeveyn” modunu devre dışı bırakarak, hastanın kendini suçlamasını engeller.

Yeniden ebeveynlik kavramı, nörobilim ve psikoloji alanındaki araştırmalarla da desteklenmektedir. Dr. Daniel Siegel, “The Developing Mind” adlı kitabında, çocuklukta yaşanan duygusal deneyimlerin beyin gelişimi üzerindeki etkilerini vurgular. Siegel’e göre, ebeveynlerin çocuklarına sağladığı duygusal destek, beynin prefrontal korteksinin gelişimini destekler. Bu bölge, duygusal düzenleme, özdenetim ve karar verme gibi işlevlerden sorumludur. Çocuklukta bu destek alınmadığında, yetişkinlikte duygusal düzenleme becerileri zayıf kalır.

Dr. Joan Farrell ve Dr. Ida Shaw, Şema Terapi’nin grup uygulamaları üzerine yaptıkları çalışmalarda, yeniden ebeveynliğin özellikle sınır kişilik bozukluğu olan bireylerde etkili olduğunu bulmuşlardır. Bu çalışmalarda, grup terapisi sürecinde hastaların birbirlerine şefkatli ve destekleyici bir tutum sergilemesi, içsel sağlıklı ebeveyn sesini geliştirmelerine yardımcı olmuştur.

Ayrıca, Dr. Arnoud Arntz tarafından yapılan randomize kontrollü çalışmalar, Şema Terapi’nin özellikle kronik depresyon ve kişilik bozukluklarında geleneksel terapi yöntemlerine kıyasla daha etkili olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalarda, yeniden ebeveynlik tekniklerinin, hastaların özgüvenlerini artırdığı ve duygusal düzenleme becerilerini geliştirdiği tespit edilmiştir.


Terapötik Süreçte Yeniden Ebeveynlik Nasıl Uygulanır?

Yeniden ebeveynlik, terapistin hastaya sınırlı bir ebeveynlik rolü üstlenmesiyle başlar. Bu süreçte terapist, hastanın çocuklukta yaşayamadığı duygusal deneyimleri, etik ve profesyonel sınırlar içinde sunar. Örneğin, terapist hastanın duygularını kabul eder, onu anlar ve desteklerken, aynı zamanda gerçekçi sınırlar koyar ve hastanın kendi sorumluluklarını almasını teşvik eder.

Bu süreçte kullanılan bazı teknikler şunlardır:

İmgesel Çalışmalar: Hasta, çocuklukta yaşadığı travmatik bir anıyı hayal eder ve terapist, bu anıda hastaya şefkatli ve destekleyici bir ebeveyn rolü üstlenir.
Duygusal Düzenleme Egzersizleri: Terapist, hastanın duygularını tanımasına ve ifade etmesine yardımcı olur.
Şefkatli İçsel Diyalog: Hasta, kendine şefkatli bir şekilde hitap etmeyi öğrenir. Örneğin, “Şu anda zorlanıyorum, ama bu normal. Kendime karşı nazik olmalıyım.”


Yeniden Ebeveynliğin Uzun Vadeli Etkileri

Yeniden ebeveynlik, kişinin sadece terapide değil, günlük yaşamında da daha sağlıklı ilişkiler kurmasına ve duygusal olarak daha dirençli olmasına yardımcı olur. Bu süreç, kişinin geçmişteki yaralarını iyileştirirken, aynı zamanda gelecekte daha sağlıklı bir yaşam sürdürmesine de olanak tanır.

Dr. Jeffrey Young, “Reinventing Your Life” adlı kitabında, yeniden ebeveynliğin kişinin kendi içsel kaynaklarını keşfetmesine ve kendini gerçekten sevmesine yardımcı olduğunu vurgular. Bu süreç, kişinin kendi kendine şefkat göstermeyi, sınırlar koymayı ve duygusal olarak dengeli bir yetişkin haline gelmeyi öğrenmesini sağlar.

Unutmayın, herkes kendi içinde sağlıklı bir ebeveyn sesi geliştirebilir; bazen sadece biraz rehberliğe ihtiyaç duyarız.





Telif Hakkı Uyarısı:
Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan

ŞEMA TERAPİ

Şema Terapi, kişinin çocukluk döneminde oluşan olumsuz deneyimlerin, inançların ve kalıpların günümüzdeki duygusal sorunlarını nasıl etkilediğini anlamaya ve değiştirmeye yönelik bir psikoterapi yaklaşımıdır.

Jeffrey E. Young tarafından geliştirilen Şema Terapi; bilişsel, davranışçı ve psikanalitik yaklaşımları birleştirerek ortaya çıkmıştır.

Şema Terapinin temel amacı, kişinin “şemalar” olarak adlandırılan olumsuz inanç ve duygusal kalıpları fark etmesini, bunları sorgulamasını ve dönüştürmesini sağlamaktır. Şemalar, çocukluk dönemindeki olumsuz deneyimler sonucunda oluşan kalıplardır ve yetişkinlikte duygusal sorunlara, sağlıksız ilişkilere ve davranışlara yol açabilir.

Terapist, kişinin geçmişteki deneyimlerini ve olumsuz inançlarını anlamasına yardımcı olurken, kişinin içsel dünyasını ve mevcut duygusal tepkilerini keşfetmesine, duygusal ihtiyaçlarını anlamasına ve bu ihtiyaçları karşılamak için sağlıklı stratejiler geliştirmesine odaklanır.

Şema Terapinin amacı, kişinin sağlıklı benlik kavramını güçlendirmek, sağlıklı ilişkiler kurmak, duygusal ihtiyaçlarını karşılamak ve daha memnun bir yaşam sürdürmek için gerekli olan bilinçli seçimleri yapmasını sağlamaktır. Terapi süreci, kişinin kendini tanımasını, duygusal olarak büyümesini ve içsel kaynaklarını harekete geçirmesini destekler.

Şema Terapi, depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları, ilişki sorunları, öfke problemleri, bağımlılık ve yeme bozuklukları gibi çeşitli psikolojik sorunların tedavisinde etkili bir yaklaşım olarak kullanılmaktadır.

Şemalar, kişinin kendisine, diğer insanlara ve dünyaya dair tutum ve inançlarını etkiler. Modlar ise şemaların yanı sıra kişinin anlık duygu, düşünce ve davranışlarını etkileyen geçici durumlar ve alt kişilikler gibidir. Modlar, kişinin farklı rolleri ve tepkilerini temsil eder diyebiliriz.

Şema Terapi’de toplamda 18 mod ve 18 şema bulunmaktadır. Terapi sürecinde, kişinin özel durumuna ve ihtiyaçlarına göre bu modlar ve şemalar üzerinde çalışılır.

Özgürleştirici Yetişkin Modu: Bu mod, kişinin olgun, özgür ve sağlıklı bir şekilde düşünebilme, hissedebilme ve davranabilme yeteneğini temsil eder. Bu mod aktif olduğunda, kişi kendi ihtiyaçlarını tanır, sınırlarını korur ve sağlıklı ilişkiler kurabilir.

Çocuksu Mod: Bu mod, kişinin çocuksu hissettiği, duygusal olarak hassaslaştığı ve geçmiş deneyimlerinden etkilendiği bir durumu temsil eder. Bu modda, kişi geçmişte yaşadığı travmalar veya ihmal nedeniyle olumsuz duyguları deneyimleyebilir.

İçsel Çocuk Modu: Bu mod, kişinin içsel çocuğunu temsil eder. Bu modda, kişi hassas, savunmasız, sevgiye ihtiyaç duyan ve ilgi bekleyen bir durumu deneyimleyebilir. İçsel çocuk modu, sevgi, kabul ve şefkat ihtiyacını ifade eder.

Ebeveyn Modu: Bu mod, kişinin içsel ebeveyn figürünü temsil eder. Bu modda, kişi kendini koruyucu, otoriter veya destekleyici bir rolde bulabilir. Ebeveyn modu, başkalarına yardım etme veya kontrol etme isteğini ifade eder.

Eleştirel Ebeveyn Modu: Bu mod, kişinin kendine ve başkalarına eleştirel ve otoriter bir şekilde davrandığı durumu temsil eder. Bu modda, kişi kendini sürekli eleştirir, suçlar ve başkalarına aşırı eleştirel bir şekilde yaklaşır.

İçsel Çocuk Ebeveyn Modu: Bu mod, kişinin hem içsel çocuk hem de içsel ebeveyn modlarının aynı anda etkin olduğu bir durumu ifade eder. Bu modda, kişi hem sevgi ve ilgi beklerken hem de başkalarına rehberlik etmeye veya korumaya çalışır.

İçsel Eleştirmen Modu: Bu mod, kişinin kendini sürekli eleştirdiği, kendi kendine suçlar ve olumsuz düşüncelere kapıldığı bir durumu temsil eder. İçsel eleştirmen modu, kişinin kendini değersiz hissetmesine ve düşük özgüvene neden olabilir.

Kurtarıcı Modu: Bu mod, kişinin başkalarını kurtarmak veya sorunlarını çözmek için aşırı sorumluluk aldığı bir durumu ifade eder. Kurtarıcı modu, kişinin başkalarının ihtiyaçlarını öncelemesi ve kendi sınırlarını ihmal etmesine yol açabilir.

Saldırgan Modu: Bu mod, kişinin öfke, saldırganlık ve intikam duygularıyla hareket ettiği bir durumu temsil eder. Saldırgan modu etkin olduğunda, kişi başkalarına zarar verme veya kendini savunma eğiliminde olabilir.

İçsel Yalnızlık Modu: Bu mod, kişinin içsel olarak yalnız hissettiği ve sosyal bağlantılara ulaşmakta zorlandığı bir durumu ifade eder. İçsel yalnızlık modu, kişinin kendini izole etmesine ve bağlantı kurmaktan kaçınmasına neden olabilir.

Başarısızlık Modu: Bu mod, kişinin sürekli olarak başarısızlık ve beceriksizlik hissi yaşadığı bir durumu temsil eder. Başarısızlık modu etkin olduğunda, kişi kendini yetersiz hisseder, hedeflerine ulaşmaktan kaçınır veya başarısız olacağını düşünür.

İçsel Kaos Modu: Bu mod, kişinin iç dünyasında bir kaos hissi yaşadığı bir durumu ifade eder. İçsel kaos modu, düşüncelerin dağınık olduğu, duyguların yoğun ve kontrol edilemez olduğu bir durumu ifade eder.

Engellenme Modu: Bu mod, kişinin hedeflerine ulaşmaktan engellendiği veya başarısız olduğu bir durumu temsil eder. Engellenme modu, kişinin umutsuzluk, hayal kırıklığı ve motivasyon kaybı hissetmesine neden olabilir.

İçsel Emeklilik Modu: Bu mod, kişinin enerjisinin azaldığı, motivasyonunun düştüğü ve yaşamdan zevk almadığı bir durumu ifade eder. İçsel emeklilik modu, kişinin pasiflik, umutsuzluk ve yaşamdan uzaklaşma eğilimi göstermesine yol açabilir.

Sıkışma Modu: Bu mod, kişinin kendini tıkanmış, sıkışmış ve hareketsiz hissettiği bir durumu temsil eder. Sıkışma modu etkin olduğunda, kişi seçeneklerini kısıtlı hisseder ve değişimden kaçınma eğiliminde olabilir.

Aşırı Uyum Modu: Bu mod, kişinin sürekli olarak başkalarını memnun etmeye çalıştığı ve kendi ihtiyaçlarını ihmal ettiği bir durumu ifade eder. Aşırı uyum modu, kişinin sınırlarını belirlemekte zorlanmasına ve başkalarının onayına bağımlı hale gelmesine neden olabilir.

İçsel Boşluk Modu: Bu mod, kişinin içinde bir boşluk hissi yaşadığı, anlamsızlık ve amaçsızlık duygularının baskın olduğu bir durumu temsil eder. İçsel boşluk modu etkin olduğunda, kişi yaşamdan tatminsizlik veya eksiklik hissi yaşar.

Mağduriyet Modu: Bu mod, kişinin kendini sürekli olarak mağdur hissettiği, haksızlığa uğradığını düşündüğü bir durumu ifade eder. Mağduriyet modu, kişinin başkalarını suçlama, öfke ve intikam hissetme eğiliminde olduğu bir durumu temsil eder.

Terk Edilme/Kayıp Şeması: Kişinin sürekli olarak terk edileceğini veya kaybedeceğini düşündüğü bir inanç sistemini temsil eder. Bu şema, güvensizlik, bağlanma zorluğu ve yakınlıktan kaçınma ile ilişkilidir.

Mükemmeliyetçilik Şeması: Kişinin sürekli olarak mükemmeliyetçilik hedeflediği, hataları kabul etmekte zorlandığı bir inanç sistemini ifade eder. Mükemmeliyetçilik şeması, aşırı eleştirel olma, takıntılar ve düşük özgüvenle ilişkilidir.

Mahrumiyet Şeması: Kişinin sürekli olarak eksiklik, tatminsizlik ve yetersizlik hissi yaşadığı bir inanç sistemini temsil eder. Mahrumiyet şeması, doyum sağlama güçlüğü, sürekli bir arayış ve huzursuzluk ile ilişkilidir.

Kölelik Şeması: Kişinin sürekli olarak başkalarının ihtiyaçlarına öncelik verdiği, kendi sınırlarını ihmal ettiği bir inanç sistemini ifade eder. Kölelik şeması, kişinin kendi gereksinimlerini ifade etmekte güçlük çekmesine ve başkalarının kontrolü altında hissetmesine neden olabilir.

Utanç ve Değersizlik Şeması: Kişinin sürekli olarak utanç, değersizlik ve kabul edilmeme korkusu yaşadığı bir inanç sistemini ifade eder. Utanç ve değersizlik şeması, düşük özgüven, sosyal çekingenlik ve kendini sürekli olarak eleştirme ile ilişkilidir.

İzole Edilmişlik Şeması: Kişinin sürekli olarak yalnızlık ve bağlantısızlık hissi yaşadığı bir inanç sistemini temsil eder. İzole edilmişlik şeması, sosyal geri çekilme, sosyal bağlantılardan kaçınma ve kendini dışlanmış hissetme ile ilişkilidir.

Şüphecilik ve İhanet Şeması: Kişinin sürekli olarak başkalarını şüpheyle yaklaştığı, güvenmekte zorlandığı bir inanç sistemini ifade eder. Şüphecilik ve ihanet şeması, ilişkilerde güven eksikliği, sürekli şüphe ve başkalarını suçlama ile ilişkilidir.

Yetersizlik Şeması: Kişinin sürekli olarak yetersizlik ve beceriksizlik hissi yaşadığı bir inanç sistemini temsil eder. Yetersizlik şeması, düşük özgüven, motivasyon kaybı ve başarısızlık korkusu ile ilişkilidir.

Abartılı Sorumluluk Şeması: Kişinin sürekli olarak başkalarının sorunlarından sorumlu olduğunu düşündüğü bir inanç sistemini ifade eder. Abartılı sorumluluk şeması, sınırlarını koruma güçlüğü, aşırı yüklenme ve başkalarının ihtiyaçlarını önceleme ile ilişkilidir.

Kendini Feda Etme Şeması: Kişinin sürekli olarak başkalarının ihtiyaçlarını kendinden ön planda tuttuğu, kendi gereksinimlerini ihmal ettiği bir inanç sistemini temsil eder. Kendini feda etme şeması, kendi kendine özverili davranma, sürekli fedakarlık yapma ve kendi sınırlarını aşma eğilimi ile ilişkilidir.

Yüzleşilmemiş Duygular Şeması: Kişinin sürekli olarak duygularıyla başa çıkmakta zorlandığı, duygusal deneyimleri bastırdığı bir inanç sistemini ifade eder. Yüzleşilmemiş duygular şeması, duygusal kaçınma, duygusal patlamalar ve duygusal çalkantılar ile ilişkilidir.

Özgürlükten Yoksunluk Şeması: Kişinin sürekli olarak kısıtlanmışlık, bağımlılık ve özgürlük eksikliği hissi yaşadığı bir inanç sistemini temsil eder. Özgürlükten yoksunluk şeması, kişinin kendi yaşamını kontrol etme güçlüğü, bağımlılıklar ve kendini sınırlama eğilimi ile ilişkilidir.

Duyarsızlık ve Reddetme Şeması: Kişinin sürekli olarak duygusal tepkisizlik, ilgisizlik ve reddedilme hissi yaşadığı bir inanç sistemini ifade eder. Duyarsızlık ve reddetme şeması, kişinin duygusal bağlantıdan kaçınması, duygusal duvarlar oluşturması ve başkalarının ilgisini reddetmesi ile ilişkilidir.

Haksızlık Şeması: Kişinin sürekli olarak haksızlık yaşadığını düşündüğü, adaletsizlik hissi yaşadığı bir inanç sistemini temsil eder. Haksızlık şeması, öfke, intikam düşünceleri ve başkalarını suçlama ile ilişkilidir.

Emniyet Şeması: Kişinin sürekli olarak güvende hissetme, tehlikeden korunma ihtiyacı hissettiği bir inanç sistemini ifade eder. Emniyet şeması, sürekli tetikte olma, endişe ve kontrollü davranma eğilimi ile ilişkilidir.

Olumsuz İzlenim Şeması: Kişinin sürekli olarak başkalarının olumsuz bir izlenim yarattığını düşündüğü, eleştiriye maruz kalma korkusu yaşadığı bir inanç sistemini temsil eder. Olumsuz izlenim şeması, sosyal çekingenlik, sürekli kendini kanıtlama çabası ve başkalarının beklentilerini karşılamaya çalışma ile ilişkilidir.

Gelecekten Beklenti Şeması: Kişinin sürekli olarak olumsuz bir gelecek beklediği, geleceğe dair umutsuzluk ve kaygı yaşadığı bir inanç sistemini ifade eder. Gelecekten beklenti şeması, umutsuzluk, karamsarlık ve motivasyon eksikliği ile ilişkilidir.

Kaybetme Şeması: Kişinin sürekli olarak bir şeyleri kaybetme korkusu yaşadığı, kaybetme ve ayrılık duygularının baskın olduğu bir inanç sistemini temsil eder. Kaybetme şeması, bağlanma güçlüğü, kaygı ve korku ile ilişkilidir.

Şema Terapisi, kişinin bu modları ve şemaları tanıması, anlaması ve dönüştürme sürecine girmesi için kullanılan bir terapi yaklaşımıdır. Terapistin rehberliğiyle, kişi bu modları tanıyabilir, şemaları sorgulayabilir ve sağlıklı davranış ve düşünce kalıpları geliştirebilir. Bu süreç, kişinin duygusal ve zihinsel refahını artırmaya yardımcı olabilir ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasına olanak sağlayabilir.











Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan