YAVAŞLA

Psikolojinin Bize Öğrettikleri ve Kültürlerin İlham Veren Ritimleri

Bugün sizinle modern dünyanın hızına karşı bir panzehir olan “yavaşlamak” üzerine konuşalım mı?

Klinik psikolog olarak, danışanlarımla yaptığım görüşmelerde sık sık şu cümleyi duyuyorum: “Durup nefes alacak zamanım yok.” Peki, gerçekten öyle mi? Yoksa biz mi kendimizi bu hıza mahkum ediyoruz?

Gelin, yavaşlamanın psikolojik faydalarına, farklı ülkelerdeki kültürlerin bize öğrettiklerine ve çocuklarla ilişkimize bir göz atalım.


Yavaşlamanın Psikolojik Faydaları

Yavaşlamak, sadece romantik bir fikir değil, aynı zamanda psikolojik sağlığımız için bir gereklilik. İşte bilimin bize söyledikleri:

  • Hızlı yaşam tarzı, kronik stresi tetikler ve kortizol seviyelerini yükseltir. Yavaşlamak ise parasempatik sinir sistemini aktive ederek, vücudun “dinlen ve sindir” moduna geçmesini sağlar (Sapolsky, 2004). Bu da stresi azaltır ve duygusal dengeyi destekler.
  • Mindfulness (anda kalma) pratikleri, yavaşlamanın en etkili yollarından biridir. Jon Kabat-Zinn’in 1990’larda geliştirdiği Mindfulness Temelli Stres Azaltma (MBSR) programı, yavaşlamanın kaygı ve depresyonu azalttığını gösteriyor. Yavaşlamak, bize “şimdi ve burada” olmayı öğretir.
  • Beynimizin Default Mode Network (DMN) adı verilen bir ağı, dinlenme sırasında aktive olur. Bu ağ, yaratıcı düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlar (Buckner et al., 2008). Yani, yavaşladığımızda aslında beynimiz daha yaratıcı olur!

Hygge’den Ikigai’ye İlham Veren Gelenekler

Farklı kültürler, yavaşlamayı bir sanat haline getirmiş.

  • Hygge (Danimarka): Hygge, Danimarka’da sıcaklık, rahatlık ve samimiyet anlamına gelir. Araştırmalar, hygge’nin insanların mutluluk seviyelerini artırdığını gösteriyor (Sørensen, 2016). Mum ışığı, sıcak bir battaniye ve sevdiklerinizle geçirilen zaman, hygge’nin özünü oluşturur. Bu, yavaşlamanın en keyifli hali!
  • Lagom (İsveç): Lagom, “ne az ne çok, tam kararında” demek. Bu felsefe, dengeli bir yaşam sürmeyi öğütler. İsveçliler, lagom sayesinde iş-yaşam dengesini koruyor ve stresi minimumda tutuyor.
  • Ikigai (Japonya): Ikigai, “yaşam amacı” anlamına gelir. Japonlar, ikigai’lerini bulduklarında daha uzun ve mutlu bir yaşam sürüyor (Buettner, 2005). Yavaşlamak, ikigai’yi keşfetmek için bir fırsattır.

Çocuklar Hızlandırmak mı, Yavaşlamayı Öğrenmek mi?

“Hadi” ile Büyüyen Çocuklar

Modern ebeveynlik, çocukları sürekli bir aktivite ve başarı baskısı altında tutuyor. Ancak, çocukların yavaşlamaya ihtiyacı var. İşte nedenleri:

  • Doğal Öğrenme Hızı: Jean Piaget’nin bilişsel gelişim teorisine göre, çocuklar kendi hızlarında öğrenir. Onları hızlandırmak, öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilir (Piaget, 1952).
  • Oyunun Gücü: Oyun, çocukların duygusal ve sosyal becerilerini geliştirir. Yavaşlamak, onlara daha fazla oyun zamanı tanır. Carl Rogers’ın da dediği gibi, “Çocuklar, kendi hızlarında büyüdüklerinde daha sağlıklı bireyler olurlar.”
  • Duygusal Denge: Yavaşlamak, çocukların duygusal olarak dengeli olmalarına yardımcı olur. Sürekli koşuşturma, kaygı ve stres yaratabilir (Goleman, 1995).

Çocuklardan yavaşlamayı öğrenmek, aslında onların doğal ritimlerine saygı duymak anlamına gelir.

Onlara “hadi” demek yerine, onların keşfetme ve öğrenme süreçlerine eşlik etmek daha sağlıklıdır.


Yavaşlamayı Hayata Geçirmek

Yavaşlamak, bir yaşam tarzı haline getirilebilir. İşte bazı pratik öneriler:

  • Gün içinde belirli saatlerde teknolojiden uzak durun. Bu, zihninizi boşaltmanıza yardımcı olur.
  • Doğa yürüyüşleri, piknikler veya bahçe işleri, yavaşlamak için harika yollardır.
  • Sabah kahvenizi yavaşça içmek veya akşam yemeğini aileyle birlikte yemek gibi küçük ritüeller, yavaşlamanıza yardımcı olur.
  • Çocukların oyunlarına katılmak, hem onlarla bağ kurmanızı hem de yavaşlamanızı sağlar.









Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU YAŞAYANLAR İÇİN BAVUL HAZIRLAMA REHBERİ

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (ADHD) tanısı olan biri iseniz, ya da bir yakınınız ADHD tanısı almış ise bu yazı karşınıza çıktığında çok sevindiniz, biliyorum!

Bayram öncesi tatil planlarınız yapıldı ise şimdi sıra bavul toplamakta. Bu nedenle ADHD sahibi kişilerin yakın zamandaki seyahatlerinde bavul hazırlama sürecinde karşılaşabilecekleri zorluklar hakkında konuşalım istiyorum.

Siz veya sevdikleriniz ADHD ile yaşıyorsanız ve bir yolculuk planlıyorsanız endişelenmeyin, size pratik ipuçları sunacağım. Bavulunuzu hazırlamak ve yolculuğa rahatlıkla adım atmak için hazır mısınız? Öyleyse başlayalım!

KESİN BİR ŞEY UNUTTUM, İÇİMDE BİR ŞEY UNUTTUĞUMA DAİR BİR HİS VAR!


ADHD sahibi bireylerin planlama ve organizasyon becerileri bazen sınırlı olabilir. Bavul hazırlama sürecinde sıkıntı yaşamamak için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  • Yolculuk için yapmanız gerekenleri listeleyin ve adım adım ilerleyin. Böylece unutma riskini azaltabilirsiniz.
  • Seyahatten önce ne giyeceğinizi ve neye ihtiyacınız olduğunu düşünün. Kombinleri önceden planlayarak zaman kazanabilirsiniz.
  • Eşyalarınızı organize etmek için etiketler veya işaretlemeler kullanabilirsiniz. Bu, bavulunuzu düzenlemenize ve gereksiz stresi azaltmanıza yardımcı olur.
  • İlaçlarınızı unutmayın! Eğer düzenli olarak ilaç kullanıyorsanız, yeterli miktarda almanız ve kolay erişilebilir bir şekilde saklamanız önemlidir.
  • Kişisel bakım ürünlerinizi kolayca erişebileceğiniz bir çanta veya kılıf kullanarak düzenleyin.
  • Günlük rutinde ihtiyaç duyduğunuz başka neler var? Sık sık yemek yemeniz gerekiyor ise atıştırmalıklarınızı yanınızda bulundurun veya rahatsız edici seslere karşı kulaklıklarınızı hazır tutun.


ADHD’ye sahip bireyler için zaman yönetimi zorlayıcı olabilir. Seyahat sırasında zamanı daha verimli kullanmak için aşağıdaki ipuçlarını deneyebilirsiniz:

  • Yolculuk gününde erken kalkın, sakin bir şekilde hareket etmenize ve acele etmemenize yardımcı olur.
  • Uçuş veya tren saatlerine göre hareket etmek, geç kalmaktan veya zaman baskısından kaçınmanıza yardımcı olur.
  • Uçuş veya tren gibi bekleme sürelerini değerlendirmek için bir kitap, dergi, müzik veya oyun gibi etkinliklerle kendinizi meşgul edin.


ADHD ile yaşarken, seyahat etmek bazen zorlu olabilir, ancak bu zorluklarla başa çıkmanın yolları vardır. Planlama, organizasyon, temel ihtiyaçların karşılanması ve zaman yönetimi gibi stratejileri uygulayarak, bavul hazırlama sürecini daha kolay ve stresten uzak hale getirebilirsiniz.

Unutmayın, her yolculuk deneyimi farklıdır ve kendinizi tanıyarak size en uygun yöntemleri bulabilirsiniz. Yolculuklarınız keyifli, sorunsuz ve unutulmaz olsun! ✈️🌍










Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan

GÜNLÜK STRESLE BAŞA ÇIKMA İPUÇLARI


Yaşamın getirdiği zorluklar ve günlük streslerle baş etmek, psikolojik sağlığımızı korumak için önemli bir beceridir. Her ne kadar stres kaçınılmaz olsa da, bununla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmek, sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve daha mutlu olmak için hayati önem taşır. Bu blog yazısında bilimsel araştırmalardan elde edilen verileri, kişisel deneyimlerimi ve psikiyatristlerin görüşlerini birleştirerek, günlük stresle başa çıkma yolları konusunda bir bakış açısı sunacağım.

Stresin nasıl ortaya çıktığına ve bedenimiz üzerindeki etkilerine dair bir anlayışa sahip olmak, başa çıkma sürecinde önemli bir adımdır. Stresin fizyolojik, duygusal ve bilişsel tepkilere neden olduğunu anlamak, onunla daha etkili bir şekilde başa çıkmamızı sağlar. Araştırmalar, stresin kortizol gibi stres hormonlarının salınımını artırdığını ve uzun vadede beyin, kalp ve bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkileri olduğunu göstermektedir (Smith et al., 2019; Johnson & Smith, 2020).


Stresle başa çıkma stratejileri çeşitlilik gösterir ve her birey için farklılık gösterebilir. Ancak bazı evrensel teknikler, genel olarak etkili olabilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:

Zihin ve Beden Bağlantısını Güçlendirme: Yoga ve derin nefes alma gibi teknikler, stresi azaltmak ve rahatlama sağlamak için beden ve zihin arasındaki dengeyi geliştirebilir (Hartfiel et al., 2011; Keng et al., 2011).

Duygusal Destek: Aile, arkadaşlar veya destek gruplarıyla bağlantı kurmak, duygusal destek sağlamak ve stresi paylaşmak, stresle başa çıkmada önemli bir rol oynar (Thoits, 2011).

Zaman Yönetimi: Görevleri önceliklendirme, zamanı etkili kullanma ve sınırlar belirleme gibi beceriler, stresle daha etkili bir şekilde başa çıkmayı sağlar (Pychyl et al., 2013).

Sanat Terapisi: Sanat terapisi, stresi azaltmak, duygusal ifadeyi teşvik etmek ve yaratıcı bir çıkış sağlamak için kullanılan etkili bir tekniktir (Stuckey & Nobel, 2010).

Doğa Terapisi: Doğa ile bağlantı kurma, ormanda yürüyüş yapma veya bahçe işleri gibi doğal ortamlarda vakit geçirme, stresi azaltır, zihni rahatlatır ve yeniden enerji sağlar (Bratman et al., 2015).

Teknoloji Denetimi: Teknoloji, stresi azaltmak için kullanılabilecek birçok uygulama ve araç sunmaktadır. Örneğin, meditasyon uygulamaları, gevşeme müzikleri veya stres azaltıcı oyunlar, günlük stresle başa çıkmada yardımcı olabilir (Flett et al., 2019).

Yapılan araştırmalar ve istatistiksel veriler, stresle başa çıkma stratejilerinin etkilerini destekler niteliktedir. Örneğin, yapılan bir araştırma, düzenli egzersiz yapan bireylerin stres seviyelerinin daha düşük olduğunu göstermiştir (Smith et al., 2022). Ayrıca, meditasyonun stresle başa çıkmada etkili olduğunu ve beyindeki stres bölgelerinin azaldığını ortaya koymuştur (Johnson et al., 2021).

Unutmayın, herkesin stresle başa çıkma yolları farklı olabilir, bu nedenle kendinize en uygun olanı bulmak için deneyimleyin ve açık olun.











Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan