‘SAÇLARIM DÖKÜLÜYOR’

Saç dökülmesi bazen tıbbi bir tedavinin sonucu bazen ise erkeklerde yaşla birlikte gelen bir problem…
Çok sık duyuyorum ki görünümünüzü etkilediği için özsaygınızı ve günlük işlevselliğinizi etkileyebiliyor.

Neden dökülüyor olabilir?

  • Androgenetik alopesi (erkek/ kadın tipi saç dökülmesi): Genetik, hormonel (dihidrotestosteron gibi) etkenler ve yaşa bağlı değişiklikler. Sosyal olarak en sık görülen tiplerden biridir. (PMC)
  • Telogen effluvium (TE): Fiziksel veya duygusal stres, ateşleyici hastalık, doğum, cerrahi, ani kilo kaybı, bazı ilaçlar sonucu çok sayıda saçın aynı anda dinlenme (telogen) fazına geçmesiyle ortaya çıkar. Tipik olarak stres ediminden 2–4 ay sonra artan dökülme görülür. (PMC)
  • Alopecia areata: Bağışıklık sistemine bağlı, yuvarlak kellik bölgesi şeklinde dökülmeler; psikolojik yükü yüksek olabilir. (PMC)
  • Diğer nedenler: traksiyon (sıkı örme/ saç çekme), beslenme eksiklikleri (demir, B12, çinko), tiroid hastalıkları, bazı ilaçlar ve trikotillomani (saç yolma davranışı — daha çok psikiyatrik/psikolojik müdahale gerektirir).

Saç dökülmesi psikolojik olarak etkiler!

  • Benlik-imajı ve özgüven: Saç birçok kültürde kimliğin parçasıdır; kaybı benlik değerinde azalma, utanç ve sosyal çekilme ile ilişkilendirilebilir. Androgenetik alopesinin yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkileri literatürde de raporlanmıştır. (PMC)
  • Kaygı ve depresyon: Özellikle alopecia areata ve yaygın saç dökülmelerinde kaygı/depresyon prevalansı artar; meta-analizler ve derlemeler anksiyete-depresyon oranlarında yükselme olduğunu gösteriyor. (Frontiers)
  • Sosyal geri çekilme ve işlevsellik kaybı: Görünüm kaygısı nedeniyle sosyal etkinliklerden kaçınma, iş/ilişki sorunları ve medyada kendini daha az gösterme eğilimi görülebiliyor. (PMC)
  • Kısır döngü — stres → dökülme → daha çok stres: Stres hormonları ve saç büyüme döngüsü etkileşimi nedeniyle psikolojik sıkıntı hem tetikleyici hem sonuç olabilir; bu da kişinin kaygısını artırır. (JDDonline)

Biyolojik mekanizmalar

  • Saç büyüme döngüsü (anagen = büyüme, katagen = ara, telogen = dinlenme). Çok sayıda saçın anagen fazından telogen fazına geçmesi sonucu dökülme artar (telogen effluvium). (PMC)
  • Hormonlar ve inflamasyon: Androgenler (DHT) folikül duyarlılığını değiştirir; otoimmün süreçler alopecia areatada foliküllere saldırır. Kronik stresin yol açtığı hormonal değişiklikler (kortizol vb.) ve immün yanıt değişimleri saç foliküllerini etkileyebilir. (JDDonline)

Klinik değerlendirme: seanslarda neye dikkat ediyorum?

  • Başvuruda öykünüzü anlamaya çalışırım (ne zaman başladı, hız, tetikleyici yaşam olayları, aile öyküsü, kullanılan ilaçlar, diyet, doğum/ameliyat geçmişi).
  • Saç dökülmesinin sizdeki psikolojik etkisini anlamaya çalışırım: kaygı, depresyon, özgüven, beden memnuniyeti, işlevsellik, sosyal kaçınma.
  • Trikotillomani (saç yolma) düşünülürse; dürtü kontrolü, tetikleyiciler ve davranış değerlendirilir.
  • İşbirliğine başvurabilirim
    Sıklıkla dermatoloji/çeşitli tıbbi test (tiroid, demir/ferritin, B12, folat) yönlendirmesi yapmaktayım; böylece tıbbi nedenler ekarte edilir veya tedaviye alınır.

Psikoterapi

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT/CBT): Görünümle ilgili olumsuz otomatik düşünceler, kaçınma davranışları ve güveni sarsan inançlar üzerinde çalışılır. Davranışsal deneyler, bilişsel yeniden yapılandırma, maruz kalma (sosyal kaygıda) ve beden imajı odaklı müdahaleler sık kullanılır. Sistematik derlemeler psikoterapinin yaşam kalitesini ve bazı semptomları iyileştirdiğini gösteriyor. (PMC)
  • Acceptance and Commitment Therapy (ACT) ve kabul temelli yaklaşımlar: Kontrol edilemeyen durumlarla (ör. saç dökülmesi) yaşarken değerlerle uyumlu eylemler sürdürmeyi ve acı ile birlikte yaşamayı öğretir. Özellikle kronik görünüm kaygısı ve devam eden belirsizlik durumlarında faydalı olabilir. Bazı kontrollü çalışmalar ve klinik raporlar destek verir. (ScienceDirect)
  • Eğer anksiyete veya depresyon eşlik ediyorsa, standart CBT, davranışsal aktivasyon, gerektiğinde psikiyatri ile işbirliği (ilaç gibi) değerlendirilir. Dermatolojik ve psikiyatrik eşgüdüm çoğu durumda önerilir. (PMC)

Okuyucuya öneriler — bireysel düzeyde ne yapabilirsiniz?

  • Doktora/dermatologa görünün; temel kan testleri ve doğru tanı için. Tıbbi nedenler ekarte edilmeden yalnızca psikolojik açıklama yapmak yanıltıcı olabilir.

    Ani ve yaygın dökülme, kaş/kirpik kaybı, deri lezyonları, ateş, genel hastalık bulguları varsa acilen tıbbi değerlendirme gerekir. Şiddetli depresyon, intihar düşünceleri, işlevsellikte belirgin düşüş varsa psikiyatri düşünülmelidir.
  • Kaygınız artıyorsa bir klinik psikologdan randevu alın — özellikle günlük işlevinizi etkiliyorsa (iş, ilişki, sosyal yaşantı).
  • Günlük uygulamalar: düzenli uyku, hafif-moderat egzersiz, nefes/gevşeme egzersizleri; görünümle ilgili otomatik olumsuz düşünceler yazılıp sorgulansın (CBT tekniği).
  • Geçici çözümler: Peruk, eşarp, şapka, saç kesimi/renk değişikliği özgüveni kısa sürede yükseltebilir. Ancak kalıcı ve sağlıklı sonuç alamayız.

Gerçekçi Beklentiler

Saç dökülmesi türüne göre prognoz değişir: Telogen effluvium genellikle geriye dönüşümlüdür; androgenetik alopesi kronik ve ilerleyici olabilir ama dermatolojik tedavilerle seyir yavaşlatılabilir; alopecia areata değişken bir seyir gösterir (bazı vakalar spontan remisyon gösterir, bazıları kronikleşebilir). Psikolojik müdahaleler, saçın yeniden çıkıp çıkmamasından bağımsız olarak yaşam kalitesini ve işlevselliği anlamlı şekilde iyileştirebilir. Bu yüzden hem tıbbi hem psikolojik açıdan eşgüdümlü yaklaşım en etkili yoldur. (PMC)


Kaynaklar

  • Asghar F, et al. Telogen Effluvium: A Review of the Literature. (2020). (PMC)
  • Aukerman EL, et al. The psychological consequences of androgenetic alopecia: a systematic review. (2022/2023). (PMC)
  • Marahatta S, et al. Psychological Impact of Alopecia Areata. (2020). (PMC)
  • Maloh J, et al. Systematic review of psychological interventions for hair loss. (2023). (PMC)












Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan

BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ’DE İNANIŞLARI SORGULAMAK

Zihinsel Tuzaklar: Bilişsel Çarpıtmalar

Yaşamın içerisinde, olayları değerlendirme ve anlamlandırma ihtiyacı duyarız. Ancak bu düşünsel süreçler bazen yanıltıcı olabilir. Bilişsel çarpıtmalar, düşüncelerimizi gerçeklerden sapmasına neden olan otomatik düşünce kalıplarıdır.

Bilişsel çarpıtmalar ve bu çarpıtmaların altında yatan inançlar, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Stres, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunlar, sıkça bu tuzaklarla ilişkilendirilir. Ancak farkındalık kazanmak ve bu düşünce kalıplarını değiştirmek mümkündür. Psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemler, bu konuda etkili olabilir.

Siyah-Beyaz Düşünme
“Sınavda tek bir soruyu bile yanlış cevapladığımda, hemen tüm dersi başarısız sayıyorum.”
Olayları aşırı siyah-beyaz bir şekilde değerlendirme. Bu tuzak, gerçekliği göz ardı ederek her şeyi ya mükemmel ya da tamamen kötü olarak kategorize etmemize neden olur. Bu, yaşamın karmaşıklığını kaçırmanın bir yoludur.

Olumsuzu Filtreleme
“Sunumum sırasında katılımcıların çoğunun olumlu geri bildirimler verdiğini görmezden geliyorum, sadece bir kişinin eleştirilerine takılıyorum.”
Pozitif olanı görmemek ve sadece olumsuz detaylara odaklanmak. Başarılı bir iş sunumunun ardından bile, sadece bir küçük hata üzerinde takılıp kalabilir ve başarısızlık hissine kapılabiliriz.

Suçlama
“Her şeyin suçlusu annem ve babam”
Pozitif olanı görmemek ve sadece olumsuz detaylara odaklanmak. Başarılı bir iş sunumunun ardından bile, sadece bir küçük hata üzerinde takılıp kalabilir ve başarısızlık hissine kapılabiliriz.

Genelleme
“Bu bana hep oluyor, lanetliyim”
Genelleme yaparak düşünmek. Bir başarısızlık yaşandığında, kendimizi genel olarak başarısız olarak değerlendirebiliriz. Bu tuzak, olumlu tarafları görmezden gelmemize neden olabilir.

Kişiselleştirme
“Arkadaşımın üzgün olduğunu görünce, benim yüzümden olduğunu düşünüyorum.”
Olumsuz olayları sürekli olarak kendimize mal etme. Bir arkadaşımızın kötü bir gün geçirmesi durumunda, bunu kendi davranışlarımıza bağlayarak gereksiz suçluluk hissi yaşayabiliriz.

Falcılık
“Bu sınavı geçemeyeceğim”
Gelecekte olumsuz bir sonucun olacağını varsaymak ve bu düşünceye göre davranmak. Bu tuzak, sürekli endişe ve kaygı yaşamamıza neden olabilir.

Duygusal Muhakeme
“Canım sıkılıyor, evliliğim iyi gitmiyor mu?”
Duygularımızı gerçekler yerine koymak.

Etiketleme
“Bir yolu karıştırsa bile eşimi ‘beceriksiz’ olarak etiketliyorum.”
Kendimizi ya da başkalarını dar tanımlı etiketlerle tanımlamak. Örneğin, bir hata yaptığınızda kendinizi “aptal” olarak etiketleyerek bu düşünceyi tüm kimliğinizi belirleyen bir özellik olarak kabul etmek.

Zihin Okuma
“Bugün aramadı kesinlikle beni sevmiyor”
Somut delillere dayanmadan kesin sonuçlara varmak. Başkalarının düşüncelerini ve niyetlerini tahmin etmeye çalışmak.

Olumlu Deneyimleri Reddetmek
“İş yerinden terfi aldım, ne olmuş yani, herkese veriyorlar.”
Olumlu geri bildirimleri ya da başarıları küçümsemek veya reddetmek. Bu, kendine güvensizliği artırabilir ve kişinin olumlu yönlerini görmezden gelmesine neden olabilir.

Ya şöyle olursa?
“Ya dişçide ağzımı açamazsam”

Bilişsel çarpıtmalar sıklıkla belirli inançlarımızın bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu inançlar, yaşamı ve dünyayı nasıl anladığımızı belirler.

Başarısızlık İnancı: “Başarılı olamam, sürekli hatalar yaparım.” Bu inanç, kişinin kendi yeteneklerine olan güvenini zedeler.

Reddedilme Korkusu: “Herkes beni reddedecek.” Bu inanç, sosyal etkileşimlerde endişe yaratarak izolasyona yol açabilir.

Mükemmeliyetçilik: “Sadece mükemmel sonuçlar kabul edilir.” Bu inanç, aşırı stres ve kendiyle barışık olmama hissi yaratır.

Sosyal Kabul İhtiyacı: “Başkalarının beni kabul etmesi gerekiyor.” Bu inanç, başkalarının düşüncelerini fazla önemseyerek kaygı ve baskı yaratabilir.

Kontrol İllüzyonu: “Her şeyi kontrol etmeliyim.” Bu inanç, sürekli bir endişe ve stres kaynağı olabilir.

Bu örnekler, bilişsel çarpıtmaların nasıl düşünce ve inanç kalıplarına dönüştüğünü ve insanların nasıl yanıltıcı düşünce kalıplarına kapılabileceğini göstermektedir. Bu tuzakların farkına varmak ve sağlıklı düşünce kalıpları geliştirmek, duygusal refahımızı artırmak için önemli bir adımdır.










Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan