ÖNLEMEYE ÇALIŞMAK

‘Ya Şöyle Olursa, OLMASIN!’


Önleme davranışları, genellikle belirsizlik, endişe veya kontrol kaybı gibi duygusal tepkilerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Danışanlarımın paylaştığı deneyimler, bu davranışların genellikle stresle başa çıkmak için bir yol olarak kullanıldığını bana gösterdi.

Önleme davranışları genellikle belirli bir düzen veya ritüel etrafında şekilleniyor. Bu davranışları gerçekleştirmek için belirli bir sırayı veya rutini takip ediyor olabilirsiniz. Örneğin, her sabah işe gitmeden önce ofis çantanızı kontrol etme alışkanlığınız var ise, bu ritüeli gerçekleştirmediğinizde kendinizi huzursuz hissedebilirsiniz.

Önleme davranışları kısa vadede kişiyi rahatlatabilir veya stresi azaltabilir gibi görünse de, uzun vadede sorunlara yol açabilir. Danışanlarımın birçoğu, bu davranışların zamanlarını ve enerjilerini tüketebildiğini, normal yaşamlarını engelleyebildiğini fark etti. Sürekli olarak sağlık endişeleriyle ilgili Google’da arama yapma alışkanlığınız var ise bu davranışın aslında endişe ve panik ataklarını tetiklediğini de fark edebilirsiniz.


Önleme davranışları, herkesin hayatında farklı bir şekilde ortaya çıkabilir ve bireyin kişisel deneyimleriyle şekillenir.

  • Evden çıkarken veya eve geldiğinde kapıyı birkaç kez kontrol etme alışkanlığı. Bu davranış, güvenlik endişeleri veya kapının kilitli olduğundan emin olma ihtiyacından kaynaklanabilir.
  • Günlük aktiviteler için detaylı kontrol listeleri hazırlama ve her adımı tamamladıktan sonra rahatlama. Bu, iş veya okul gibi yoğun dönemlerde kontrol hissini artırabilir.
  • Mikroplardan kaçınmak için sık sık elleri yıkama alışkanlığı. Özellikle pandemi döneminde bu davranış daha da yaygın hale geldi.
  • Sağlık endişeleri, seyahat planları veya sosyal etkinlikler hakkında sürekli internet araştırması yapma. Bu, kontrol hissini artırma ve bilgi sahibi olma isteğinden kaynaklanabilir.
  • Her detayın mükemmel olması için aşırı çaba gösterme ve sürekli olarak kendini kontrol etme. Bu davranış, kendi beklentileri karşılamak veya başkalarının beklentilerini karşılamak için kullanılabilir.
  • Ev veya çalışma alanlarını aşırı derecede düzenli ve temiz tutma alışkanlığı. Bu, çevresel kontrol hissini artırabilir ve düzensizlikten kaynaklanan stresi azaltabilir.
  • Vücutta herhangi bir değişiklik veya rahatsızlık hissedildiğinde sürekli doktora başvurma. Bu, sağlık endişeleri ve hastalıkla ilgili korkuları azaltmaya yönelik bir önlem olabilir.

Aldatılmayı önlemeye çalışıyor musunuz? O halde dilerseniz bu yazımı okuyabilirsiniz.

Önleme davranışlarının yaygın bir nedeni, kişinin stresle başa çıkmak, belirsizlikten kaçınmak veya kontrol hissini artırmak için kullanılmasıdır.

  • Stresli bir durumla başa çıkmak için insanlar sık sık önleme davranışlarına başvurabilirler. Örneğin, bir sınav öncesi notları birkaç kez kontrol etmek, bir iş görüşmesi öncesi konuşma yapmak, kusurlarını kontrol etmek gibi.
  • Kontrol hissi, insanların yaşamlarında güvenlik ve güvence hissetmeleri için önemlidir. Bu nedenle, bazı insanlar belirsizlikten ve değişimden kaçınmak için sürekli olarak önleme davranışları sergileyebilirler. Örneğin, bir uçağa binmeden önce uçak bileti ve pasaportu birkaç kez kontrol etmek gibi.
  • Farklı korkular, insanların önleme davranışları sergilemelerine neden olabilir. Örneğin, birisinin hastalık veya ölüm korkusu varsa, sürekli olarak sağlık durumunu kontrol etmek gibi davranışlar sergileyebilirler.
  • Mükemmeliyetçilik, bazı insanların sürekli olarak kendilerini kontrol etmelerine ve mükemmel olmaya çalışmalarına neden olabilir. Bu nedenle, bu insanlar sürekli olarak işlerini kontrol edebilirler, her ayrıntıyı kontrol etmek isteyebilirler ve mükemmeliyetçi bir şekilde yaşamaya çalışabilirler.
  • Bazı insanlar duygusal reaksiyonlarını kontrol etmek için önleme davranışları sergileyebilirler. Örneğin, birisinin öfkesi veya kızgınlığı kontrol etmek için nefes alma egzersizleri yapma veya negatif duyguları bastırmak için yeme alışkanlıklarını kontrol etme gibi.
  • Bazı insanlar, hata yapmaktan veya başarısız olmaktan korktukları için sürekli olarak kendilerini kontrol etmek isterler. Bu nedenle, bu insanlar sürekli olarak işlerini kontrol edebilirler, her ayrıntıyı kontrol etmek isteyebilirler ve mükemmeliyetçi bir şekilde yaşamaya çalışabilirler.

Bu nedenlerden dolayı, insanlar sık sık önleme davranışları sergilerler ve bu davranışların arkasındaki motivasyonu anlamak önemlidir. Bu, insanların neden belirli davranışlar sergilediklerini ve bu davranışların onları nasıl etkilediğini anlamalarına yardımcı olabilir.

Kötü şeyleri önlemek için sürekli olarak önleme davranışları sergileyen insanların bazıları Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) olan kişilerdir. OKB, insanların obsesyonlar (sıkça tekrarlayan, engellenemez düşünceler veya dürtüler) ve kompulsiyonlar (obsesyonlarına karşı koymak için yaptıkları tekrarlayıcı davranışlar) yaşadığı bir zihinsel bozukluktur.

Birçok kişi, belirli ritüelleri veya alışkanlıkları tekrarlayarak obsesyonlarını kontrol etmeye veya bastırmaya çalışır. Bunlar, obsesyonlarının ne kadar rahatsız edici olduğunu azaltabilir veya obsesyonlarına karşı koyma yeteneklerini geliştirebilirler. Ancak, bu kompulsiyonlar genellikle kişinin yaşamını etkiler ve onları daha fazla kaygı ve strese sürükler.

Örneğin, bir kişi ellerini sürekli olarak yıkayarak mikroplardan kaçınmaya çalışabilir. Bu, kişinin mikroplardan kaynaklanabilecek hastalık veya enfeksiyon korkusuyla başa çıkma şeklidir. Ancak, bu sürekli el yıkama, kişinin ciltte kuruluk ve tahriş gibi sorunlar yaşamasına neden olabilir. Ayrıca, bu davranış, kişinin sosyal etkinliklerde veya işte başarısız olmasına veya ilişkilerinde sorun yaşamasına neden olabilir.

Bir başka örnek, sürekli olarak odak noktasını kontrol etme alışkanlığıdır. Bu, kişinin kilitli olduğundan ve evde güvende olduğundan emin olma ihtiyacından kaynaklanır. Bu davranış, kişinin evde güvende olduğunu hissetmesine yardımcı olabilir, ancak bu kompulsiyon, kişinin aile üyeleriyle veya ev arkadaşlarıyla sorunlar yaşamasına neden olabilir.

Önleme davranışlarını aşmaya veya değiştirmeye yönelik daha sağlıklı ve etkili bir yaklaşım, bireylerin kendilerini kabul etmeleri, stresle başa çıkmak için daha sağlıklı stratejiler geliştirmeleri ve yaşam kalitelerini iyileştirmeye odaklanmalarıdır. Bu, onları OKB gibi zorluklarla mücadele etmeye daha hazır ve güçlü kılabilir.

Önleme davranışlarını sergileyen kişilerin öncelikle kendilerini ve bu davranışlarını kabul etmeleri önemlidir. Bu, bireylerin stresle başa çıkmak için daha sağlıklı yolları aramalarına ve bu davranışları olumsuz bir şekilde etkilediğini kabul etmelerine yardımcı olabilir.

Bireyler, stresle başa çıkmak için daha sağlıklı stratejiler geliştirebilirler. Örneğin, nefes alma egzersizleri yapmak, meditasyon yapmak, spora katılmak veya hobilerle uğraşmak gibi. Bu, stres seviyelerini azaltabilir ve daha sakin ve dengeli bir zihinsel durum sağlayabilir.

Bireyler, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için daha iyi bir öz bakım planı oluşturabilirler. Yeterli uyku almak, dengeli beslenmek, egzersiz yapmak, sosyal bağlantıları sürdürmek ve hobilerle uğraşmak gibi. Bu, genel yaşam kalitesini artırabilir ve zihinsel sağlığı destekleyebilir.

Bir terapistten profesyonel destek almak, bireylerin önleme davranışlarını anlamalarına, nedenlerini keşfetmelerine ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmelerine yardımcı olabilir. Psikoterapi, bireylerin kendilerini ve yaşamlarını daha iyi anlamalarına ve daha tatmin edici bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.

Bu yaklaşımlar, önleme davranışlarından kurtulmanın ve daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmenin bir yolunu oluşturabilir. Önleme davranışları genellikle obsesyonlarla ve stresle başa çıkmak için bir yol olarak görülürken, bu yaklaşım, bireylerin kendi stresleriyle daha sağlıklı bir şekilde başa çıkmasına ve daha mutlu ve tatmin edici bir yaşam sürmesine yardımcı olabilir.


Bazen, bu başa çıkma stratejileri önleme davranışlarına dönüşebilir ve uzun vadede bizi daha fazla strese sokabilir. Bu davranışlar, bizi koruduğumuzu hissettirse de aslında stres seviyemizi artırabilir ve yaşam kalitemizi düşürebilir.

Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Öncelikle, önleme davranışlarının farkında olmalı ve onların ne zaman ve neden ortaya çıktığını anlamalıyız.

Önleme davranışlarının yerine daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirebiliriz. Örneğin, stresli bir durumda derin nefes almak veya gevşeme egzersizleri yapmak.

Önleme davranışlarını hemen bırakmak yerine, adım adım azaltarak kendimize zaman tanıyabiliriz. Örneğin, kapıyı bir kez kontrol etmekle başlayabiliriz ve zamanla bu sıklığı azaltabiliriz.

Eğer önleme davranışları yaşam kalitenizi ciddi şekilde etkiliyorsa, bir uzmandan yardım almayı düşünebilirsiniz. Bir terapist veya psikolog, bu konuda size rehberlik edebilir ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri öğretebilir.

Önleme davranışlarıyla başa çıkmak kolay olmayabilir, ancak farkındalık ve istekle, bu alışkanlıkları değiştirebiliriz. Unutmayın ki herkesin yaşamında zorluklarla başa çıkmak için farklı yolları vardır ve önemli olan kendimize en uygun olanı bulmaktır.

Önleme davranışlarının önlenebilir olup olmadığına dair kesin bir yargıda bulunmak zordur. Bu, kişinin ne kadar istekli olduğuna, alışkanlıklarının kökenine ve onunla ilgili altta yatan nedenlere bağlıdır. Ancak, psikiyatristler ve psikoterapistler, önleme davranışlarının anlaşılabilir ve yönetilebilir olduğunu düşünmektedirler.

Carl Jung, “Bilinçaltında, kişinin gerçek özlemlerinden ve korkularından ziyade, toplumsal standartların belirlediği beklentilere yönelik bir tepki olarak ortaya çıkarlar.” diyerek önleme davranışlarının yaygın olduğunu ve insanların genellikle toplumun beklentileri ve normları doğrultusunda hareket ettiğini belirtmiştir. Bu, önleme davranışlarının sadece bireyin içsel dünyasından kaynaklanmadığını, aynı zamanda toplumsal ve kültürel etkilerin de bir rol oynadığını gösterir.

Önleme davranışlarıyla başa çıkmak için gereken yaklaşım, kişinin kendine özgü durumuna ve gereksinimlerine bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, önleme davranışlarına yaklaşımın kişiselleştirilmiş bir şekilde ele alınması ve tedavi planının da buna göre oluşturulması önemlidir.










Telif Hakkı Uyarısı:
Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan

OKB & OKKB

OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) ve OKKB (Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu) Nedir

Bugün sizinle sıkça karıştırılan, ancak farklı olan Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ve Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB) hakkında konuşalım mı?

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)
OKB, obsesyonlar ve kompülsiyonlar şeklinde karakterize edilen bir kaygı bozukluğudur. Obsesyonlar, sürekli ve istenmeyen düşünceler, dürtüler veya zihinsel görüntülerdir. Bu düşünceler kişinin kontrolünde değildir ve genellikle rahatsız edici/endişe vericidir. Kompülsiyonlar ise obsesyonları gidermek için yapılan tekrarlayıcı davranışlardır. Bu davranışlar kısa süreli bir rahatlama sağlasa da uzun vadede kişiyi olumsuz bir döngüye sokar.

OKB’nin semptomları arasında el yıkama, sürekli düşünce denetimi, simetri düzenlemeleri, tekrarlayıcı sayma veya kontrol etme davranışları yer alabilir. Kişi bu takıntılı düşüncelerle ve kompulsiyonlarla mücadele etmeye çalışırken zamanını ve enerjisini büyük ölçüde tüketebilir.

Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB)
OKKB, bir kişilik bozukluğudur. Kişiler, aşırı düzenlilik, mükemmeliyetçilik ve kontrol arayışı gibi özelliklere sahiptirler, genellikle esnek olmayan bir düşünce ve davranış kalıbı sergilerler.

Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB) OKB ile karıştırılmamalıdır. OKKB, kişinin aşırı düzenlilik, mükemmeliyetçilik, detaylara aşırı odaklanma ve esnek olamama gibi kalıcı kişilik özellikleri ile karakterizedir.

OKKB’ye sahip bir kişi, düzenli bir çalışma alanı yaratmak için saatlerini harcayabilir ve bu düzeni sıkı bir şekilde korumaya çalışabilir. Aynı zamanda, insanlarla olan ilişkilerinde de aşırı mükemmeliyetçilik ve düzenlilik arayışı gösterebilir, bu da ilişkileri olumsuz etkileyebilir.

Kişi OKKB’ye sahipse, her adımını aşırı özenle planlaması, işlerini başkalarının yapacağından daha fazla detayla kontrol etmesi ve mükemmel sonuçlar elde etmeye çalışması muhtemeldir.

DSM-5 (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) ve ICD-10 (International Classification of Diseases) gibi klinik rehberler, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ve Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB) tanı ve sınıflandırmasında standartları belirler.

OKB ve OKKB farklı rahatsızlıklar olup, tanı, semptomlar ve tedavi yaklaşımları açısından ayrılırlar. Bu iki durumun anlaşılması, doğru tanı ve etkili tedavi için önemlidir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB):

  • Anksiyete bozukluğu olarak sınıflandırılır.
  • Obsesyonlar (istenmeyen düşünceler) ve kompulsiyonlar (tekrarlayan davranışlar) içerir.
  • Obsesyonlar kişinin düşünce kontrolünün dışında ve genellikle rahatsız edici/endişe verici niteliktedir.
  • Kompulsiyonlar obsesyonların yarattığı kaygıyı geçici olarak azaltma amacı taşır, ancak uzun vadede olumsuz döngülere yol açabilir.
  • El yıkama, düşünce denetimi, simetri düzenlemeleri gibi semptomlar görülebilir.

Kontrol edilemeyen temizlik dürtüsü: Sürekli olarak el yıkama veya temizlik yapma düşüncesi ve bunun sonucunda zorlayıcı temizlik eylemleri.

Simetri ve düzen takıntısı: Her şeyin düzenli ve simetrik olması gerektiğine dair takıntılı düşünceler ve bu düzeni sağlama çabaları.

Kontrol kaybı korkusu: Sürekli olarak tehlikeli bir şey yapma, başkalarına zarar verme veya kontrol edemeyeceği kötü bir olayın gerçekleşmesi takıntıları ve bunlardan kaçınmak için çeşitli kompulsif eylemler.

Düşünce saplantıları: İstenmeyen düşüncelerin (cinsellik, şiddet içerikli) sürekli olarak akıl etmeye gelmesi ve bunlardan kaçınma çabaları.

“Hayatımın belirli dönemlerinde ben de OKB semptomları yaşadım. Özellikle stresli zamanlarda, sürekli el yıkama düşünceleri beni esir alırdı. Günlük yaşamda, herhangi bir yüzeye dokunduğumda veya dışarıda bir şeyler yedikten sonra, mikropların sürekli ellerimde olduğunu düşünürdüm. Bu takıntı beni rahatsız eder ve anksiyetem artardı. Bunu gidermek için sürekli ellerimi yıkama ihtiyacı duyardım.”

Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKKB):

  • Kişilik bozukluğu olarak kabul edilir.
  • Aşırı düzenlilik, mükemmeliyetçilik ve kontrol takıntıları ile karakterizedir.
  • Obsesyonlar ve kompulsiyonlar içermez, ancak kişinin yaşam tarzını etkileyebilir.
  • Esneklik eksikliği ve işbirliği zorluğu OKKB’nin belirgin özelliklerindendir.
  • Detaylara aşırı odaklanma ve esnek olamama gibi semptomlar görülebilir.

Düzen ve simetri takıntısı: Her şeyin aynı düzen içinde olması gerektiği inancı ve bu düzene takıntılı bir şekilde bağlılık.

Mükemmelliyetçilik: Her şeyin mükemmel olması gerektiği düşüncesi ve bu mükemmelliği elde etmek için aşırı çaba sarf etme.

Esnek olamama: Planların veya rutinlerin değişmesine karşı direnme ve esneklik göstermekte zorluk çekme.

Detaylara odaklanma: Detaylara dair aşırı titizlik ve bu detaylara takıntılı bir şekilde odaklanma.

İşbirliği yapmada güçlük: Diğer insanlarla işbirliği yapmakta zorluk çekme, çünkü başkalarının yönergelerine uyum sağlama ve onların katkılarını kabul etmede güçlük yaşama.

“Eskiden bir arkadaşım OKKB semptomları ile mücadele ediyordu. Her şeyi aşırı düzenli tutma ihtiyacı ve mükemmelliğe odaklanma onun günlük yaşamını etkiliyordu. İş yerinde çalışma düzenini planlamak için saatlerini harcıyor ve bileğinin incinmesine rağmen o plan değişmeden esneklik göstermek istemiyordu. Sosyal hayatında da bu durum onun ilişkilerini zorlaştırıyordu. Grup planlarını değiştirmek veya başkalarının fikirlerini kabul etmek onun için neredeyse imkansızdı.”

OKB ile OKKB’nin Farkları
-OKB, anksiyete bozuklukları sınıflandırmasında yer alırken, OKKB kişilik bozuklukları kategorisinde yer alır.
-OKB, obsesyonlar ve bunların giderilmesine yönelik kompulsiyonlarla karakterizedir. OKKB ise aşırı düzenlilik, mükemmelliyetçilik ve kontrol takıntılarına odaklanır, ancak obsesyonlar ve kompulsiyonlar içermez.
-OKB, anksiyete düzeyinde belirgin artışa neden olabilirken, OKKB daha çok kişinin yaşam tarzını ve sosyal ilişkilerini etkileyebilir.
-OKB’li kişiler, kompulsiyonlara yönelik geçici bir rahatlama elde etmek için takıntılarına göre hareket ederken, OKKB’li kişiler, esneklik göstermede zorluk yaşayarak kişisel ve profesyonel yaşamlarında sorunlarla karşılaşabilirler.

Bilişsel teoriler, OKB’nin temelinde kişilerin düşünceleri, inançları ve değerleri ile ilgili bozulmalar olduğunu öne sürer. Örneğin, “kötü düşünceler” ile ilgili aşırı tepkiler, kişinin kendi düşüncelerine yüklediği anlam ve önem ile ilişkilendirilir.

Nörobiyolojik araştırmalar, OKB’nin beynin belirli bölgelerinde ve nörotransmitter sistemlerindeki işlev bozukluklarıyla ilişkili olduğunu göstermektedir. Serotonin ve glutamat gibi nörotransmitterlerin rolü üzerine yapılan çalışmalar, bu bozukluğun biyolojik temelini açıklamaya yardımcı olmuştur.

Kişilik teorileri, OKKB’nin temelinde kişinin çocukluk döneminden itibaren gelişen kişilik yapıları ve savunma mekanizmalarının rol oynadığını öne sürer.

Ayrıca genetik ve çevresel faktörlerin de bu bozuklukların ortaya çıkmasında etkili olduğunu biliyoruz. Kalıtımsal yatkınlığın ve çocukluk döneminde yaşanan travmatik olayların bu bozuklukların gelişimine katkı sağladığı düşünülmektedir.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), OKB’nin tedavisinde etkili bir yöntemdir. BDT, kişinin takıntılarını ve kompulsiyonlarını tanımlamasına, onları sorgulamasına ve alternatif düşünce ve davranışlar geliştirmesine yardımcı olur. OKB’ye sahip bir kişi, terapi sürecinde takıntılarını ve kompulsiyonlarını yönetmeyi öğrenirken, günlük yaşamda daha işlevsel ve rahat bir deneyim yaşayabilir.

OKKB ise daha çok kişilik yapısal bir özellik olduğu için tedavisi daha zorlu olabilir. Terapi, kişinin mükemmeliyetçilik ve düzenlilikle ilgili esneklik geliştirmesine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, OKKB’ye sahip bir bireyin yakın çevresi, anlayışlı olmalı ve mükemmeliyetçiliğe karşı sabırlı bir tutum sergilemelidir. Empati ve anlayış, kişinin OKKB ile başa çıkmasına ve daha rahat bir sosyal ilişki kurmasına yardımcı olabilir.

Eğer sizde ya da bir yakınınızda bu tür bir durum varsa, yapmanız gereken ilk adım, konusunda uzman bir klinik psikologdan yardım almaktır. Psikoterapi, OKB ve OKKB’nin yönetiminde etkili bir tedavi yöntemidir.

Eğer bir yakınınız bu durumla başa çıkıyorsa, anlayışlı olun ve onları yargılamadan destekleyin. Empati göstermek ve onların duygularını anlamaya çalışmak, onların tedavi sürecinde daha iyi bir ilerleme kaydetmelerine yardımcı olabilir.











Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan