HER ŞEYE KARŞI

Karşı Gelme Bozukluğu Nedir?

Karşı gelme bozukluğu, DSM-5 tarafından tanımlanan, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde sıkça görülen bir davranış sorunudur. Temelde sürekli bir düşmanlık, düşük sosyal uyum ve otoriteye karşı gelme eğilimi ile karakterizedir.

Amerikan Psikiyatri Birliği’nin (DSM-5) tanı ölçütlerine göre, en az altı ay süresince ve gelişimsel düzeyi dikkate alındığında anormal düzeyde sık bir şekilde gelişen sürekli bir deseni içermelidir. DSM-5’te, karşı gelme bozukluğu “disruptif, dürtüsel kontrol ve duygu düzenleme bozukluğu” başlığı altında yer alır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, öfke kontrolü problemleri veya duygudurum bozuklukları gibi başka bozukluklarla birlikte görülebilir. Bu nedenle, bir kişi karşı gelme bozukluğu belirtileri gösterdiğinde, bir uzman tarafından kapsamlı bir değerlendirme yapılması önemlidir.

Karşı gelme bozukluğu, genellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde ortaya çıkar ve tanı konulabilmesi için belirli bir süre devam etmesi gerekmektedir. Dürtü kontrolü eksikliği, sürekli düşmanlık, kurallara uymama ve otoriteye karşı gelme gibi belirtiler gözlemlenmelidir. Günlük hayatta bu bozukluğa dair birkaç örnek:

Aile İçi İlişkiler
Çocuk ya da genç, aile üyelerinin kurallarına veya yönergelerine sürekli olarak karşı gelir. Örneğin, evde belirlenen bir kurala karşı gelerek istenen şeyi yapmayı reddeder veya aile toplantılarına katılmamak için direnir.

Okul Ortamı
Okulda öğretmenlerin talimatlarına veya sınıf kurallarına uyum sağlamada zorlanabilir. Örneğin, öğretmenin sınıf kurallarına uymamakta direnç göstererek sık sık disipline gitmeye neden olabilir.

Sosyal İlişkiler
Çocuk, arkadaşları veya diğer çocuklarla olan ilişkilerinde sürekli olarak çatışmacı bir tavır sergileyebilir. Başkalarının isteklerini görmezden gelme, kendi istediği şeyleri dayatma veya grup etkinliklerine katılmamak gibi davranışlar sergileyebilir.

Otoriteyle İlişki
Yetkililere karşı sürekli bir direnç gösterebilir. Örneğin, öğretmenin ya da diğer yetişkinlerin talimatlarına karşı gelmek, kuralları ihlal etmek veya kurumsal disiplinle sürekli sorun yaşamak gibi durumlar söz konusu olabilir.

Ev İşleri ve Sorumluluklar
Evde verilen sorumlulukları yerine getirmemekte direnç gösterebilir. Örneğin, odasını düzenlememe konusunda ısrar edebilir veya ev işlerine katılmamak için direnç gösterebilir.

Dışarıda İyi Davranış, Ev İçinde Sorunlar
Dışarıda (örneğin, okulda ya da arkadaşlarıyla) iyi bir davranış sergilerken, evde aile üyelerine karşı gelme eğilimi gösterebilir.

Bu davranışların bir çocuğun normal gelişimi içinde geçici olarak ortaya çıkabilen durumlarla karıştırılmaması önemlidir. Uzman bir psikolog ya da psikiyatrist, durumu değerlendirme ve uygun müdahaleleri belirleme konusunda yardımcı olabilir.

Karşı gelme bozukluğunun temel nedenleri arasında genetik faktörler, beyin kimyası, çevresel etmenler ve aile geçmişi bulunmaktadır.
– Genetik araştırmalar, belirli genetik faktörlerin bu bozukluğun gelişiminde rol oynayabileceğini göstermektedir.
– Nörolojik çalışmalar, karşı gelme bozukluğu olan bireylerin beyin yapılarında ve işlevlerinde farklılıklar olduğunu öne sürmektedir. Özellikle, ödül ve ceza sistemlerinin düzenlenmesindeki bozukluklar bu bozukluğun gelişiminde etkili olabilir.
Çocukluk dönemindeki travmatik olaylar, ihmal, kötü muamele ve aile içi çatışmalar gibi çevresel faktörler de karşı gelme bozukluğunun ortaya çıkmasında önemli bir rol oynayabilir.

Müdahale ve Tedavi
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireyin düşünce kalıplarını anlamasına ve değiştirmesine odaklanarak olumsuz davranışları azaltmaya yönelik etkili bir terapi yöntemidir.
Aile terapisi, aile içi ilişkileri güçlendirmeye ve iletişim becerilerini geliştirmeye odaklanır. Çocuğun davranışlarını anlamak için aile üyelerini bir araya getirmeyi amaçlar.
Bazı durumlarda, özellikle eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklar varsa, ilaç tedavisi de düşünülebilir.

Ancak her durum benzersizdir, bu nedenle uzman bir psikoloğun yönlendirmesi ve takibi önemlidir.














Telif Hakkı Uyarısı:
Bu yazının tüm hakları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Yazının tamamı veya bir bölümü; yazarın yazılı izni olmaksızın kopyalanamaz, çoğaltılamaz, alıntılanamaz, yayımlanamaz, ticari amaçla kullanılamaz. İzinsiz kullanım halinde yasal işlem başlatılacak olup, her türlü hukuki ve cezai sorumluluk izinsiz kullanan kişiye aittir.
©psikologecemsercan